ANADOLU GEZGİNLERİ

Yılkı Atları

YILKI ATLARI
 
 

Konya bölgesi halka dağlar ve bu halka dağlar arasında kalan bozkırlar on binlerce yıllık tarihi saklar. Dağların dorukları iki bin yıl öncesinin kalelerini barındırırken bozkırda Çatalhöyük, Canhasan gibi höyüklerde on bin yıl öncesine dayanan ilk yerleşim yerleri vardır. Karaman’ın elli kilometre kuzeyinde Karadağ’ın kuzey eteğinde “Binbir Kilise” olarak anılan bölgede Madenşehir, Derbe ve Üçkuyu köylerinde dünle bugünü ayırt edemez insan.

Bölge Hititler döneminde de yoğun bir yerleşim alanıymış. Derbe’de Hititlerden kalma bir kaya anıtta çift süren, tarlaya tohum eken iki köylü var. O dönemden kalma belgelerde çevredeki insanların çiftçiliğin yanı sıra hayvancılık da yaptıklarını, Karaman, Karapınar, Aksaray çizgisinde atçılığın geliştiğini, burada yetiştirilen atların komşu ülkelerde satıldığı belirtiliyor.

Bir başka Hitit Kitabesi de Karadağ’ın en yüksek zirvesi olan (2283 m.) Mahalaç Tepesi’nde var.

Anadolu’da, özellikle Türkler’de atın ayrı bir önemi olmuştur her zaman. İlk çağlarda kutsal bir varlık olarak değerlendirilmiş, kimi efsanelerin baş kahramanı olmuş, kimi ozanlarımızca neredeyse sevgiliyle bir tutulmuştur. Dadaloğlu’nun dizeleri buna güzel bir örnektir.

“Atı koşu tutmasın çıktığı zaman

Yalı kavak gibi yıktığı zaman

At dört, kız onbeşe yettiği zaman

Severim kıratı bir de güzeli”

Karacaoğlan ise Dadaloğlu’ndan geri kalmaz at sevgisinde;

“Yiğit yiğidin kardaşı

At yiğidin öz kardaşı”

Fakat zaman çok şeyi değiştiriyor. Ozanın “Tüfek icat oldu mertlik bozuldu” dediği gibi tarımdaki hızlı gelişme, makineleşme, en ücra yörelere kadar giren ulaşım araçları atın değerini yitirmesine neden oluyor. Öküz, karasaban, eşek kır yaşamında önemini yitirdiği gibi atlar da insanların yaşamında değersiz bir yük haline geldiler.

Yöre köylüleri bu yükten kurtulmak için atlarını Karadağ’ın kuzey eteğindeki volkan çukuruna terk ettiler. Yani yılkıya bıraktılar. Ve bu atlar günümüzde volkan çukurunda yaşıyorlar. Volkan çukuru bahar aylarında şenleniyor. Yörükler geliyor sahilden. Keçi sürüleri arasında otluyor atlar. Güzde ise el ayak çekiliyor, yöre sadece atlara kalıyor. Karadağ’ın vahşi ve çekici güzelliğine bir kat daha güzellik katıyor yaban atları. Küme küme geziyorlar. Su ihtiyaçlarını zirveye yakın bir çeşmeden gideriyorlar. Grup grup çıkıyorlar çeşmeye de.

Ünlü yazar Nezihe Araz ile fotoğraf ustası Ara Güler Mayıs 1956’da Karadağ’a gelerek Yörüklerle bir röportaj yapar. Kırk pencereli konak, Yörük sevdaları, Düğünleri başlığı ile Hayat Dergisi’nde yayımlanan bu röportajda yaban atlarından söz etmez yazar. Demek ki o yıllarda hâlâ önemlerini koruyorlarmış. Dağda günümüzde 200’e yakın yaban atı yaşıyor.

Yaban atları zorunlu olmadıkça volkan çukurundan çıkmıyor, ama karın bitki örtüsünü iyice örttüğü aylarda düze inip, ekili alanlara girdikleri oluyormuş. Derbeli Hasan Ağa düze inen bazı atların köylüler tarafından öldürüldüğünü gözleri yaşararak anlatmıştı.

Yaban atları insanların ve doğanın tehdidi altında. En büyük düşmanları kurtlar. Bu yüzden koruma altına alınmaları gerekiyor.

Yaban atlarının su kaynaklarından biri volkan çukurunun güneyindeki sarnıç, diğeri ise güney batıda yaklaşık 2000 metrede bulunan tarihi çeşme. Atlar grup grup çıkarak su içiyorlar. Bir grup inmeden başka bir grup çeşmeye çıkmıyor.

Bir zamanlar yaşamımızın bir parçası olan atlar şimdilerde vahşi doğanın bir parçası artık. Orada doğup çoğalıyor, orada ölüyorlar ve her şeyleriyle bize dünümüzü hatırlatıyorlar.    

Meraklısına Not:

Karadağ, Konya ile Karaman sınırında, Karaman’a 40 km. iki büyük zirveden oluşan volkanik bir kütle.

En yüksek zirvesi olan Mahalaç Tepesi’nde Hitit Hiyeroglifi ile yazılmış bir kitabe ile Bizanslılar’dan kalma kilise var. Bozdağ’da ise Bizans askeri yapıları ile çevresi düzgün taşlarla örülmüş, daire biçimi bir göl var.

Karadağ’ın kuzeyinde bulunan Madenşehir, Üçkuyu ve Değle’de çok sayıda Bizans dönemi yapı kalıntıları var.

1826 yılında Labordennin çizdiği bir Konya gravürünün geri planında görülen Karadağ İncil’de de geçiyor. İsa’nın havarilerinden Sen Pol Konya’dan kovulduktan sonra İlistra’ya geçiyor, buradan Karadağ’daki Derbe’ye giden havari orada bir süre kaldıktan sonra Güzel Atlar Ülkesi’ne (Kapadokya) gidiyor.
Karadağ’a baharla birlikte Yörüklerde geliyor ve yine şenleniyor volkan çukuru.  

Zeki OĞUZ
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol