ANADOLU GEZGİNLERİ

Sivasta Şiir Akşamları

Şiir Akşamları Sivas’ta Başka Güzeldir!’ 
       
      
Hani şairlik vardır hepimizde, kalem ve kağıda yaslayıp sırtımızı, akıtırız en ağır sızımızı, en doru sevdamızı kağıtlara. Sonra beste olur, “Sivas’ın yollarına, çıkayım dağlarına…” diye, türkü olur, “Kara tren gecikir, belki hiç gelmez” söylenir dudaklarda.

Şiir, bir iklim gibi sarar Anadolu’yu, kış olur, yaz olur, ilkbahar’ında, sonbaharında satır satır okunur. Tarla’da Hasan ağa, mutfakta gelin hanım’ın dilinde coşku olur, ağıt olur, delikanlının aşkına ses olur, şöförün yoldaşı olur radyosunda, bazen gözyaşı, bazen mutluluk üfler kelimeler.

Ben şiirin okunmuş halini severim, okundukça yüreklere dokunmuş haline vurgunum.
Evet, şiirin alkışlarla bestelenmiş halinden mutluluk duyarım, işte bu vakit kurtulur Anadolu…Hani diyor ya Şair Talip Işık;

“rodrigo’yu anlamıyorum
motzart’ı bethoven’ı
urfa’yı biliyorum
buhara’yı
….
yanık türkülerle geçerdik diyar-ı bekir’den
harran bamtelimizdi Dicle ve Fırat…” tıpkı böyle işte, bamtelimizdir şiir…
Ve şiir Anadolu kokulu topraklarda güzeldir, Sivas’ta güzeldir…

***

Bu duygular eşliğinde davet edilmiştik Sivas’a…
Sivas belediyesi’nin bu yıl üçüncüsünü düzenleyeceği Şiir akşamları programına… Sırf şiir dinlemeye, şairlerle aynı havayı teneffüs etmeye gittim desem yeridir. Sevgili dostum Talip Işık’ın o çok beğendiğim şiirlerini sahnede dinlemek istedim, dağlarına çıkamasakta, Sivas’ın yollarına düşüren buydu bizi…

Sivas, güzel duygularla geldi, Anadolu’nun bozkırı’ndan geçip, yeşilin ve doğanın güzelliklerine sarılmak bu olsa gerek.

Şiir çağırdı, şair çağırdı, şiir okundu, şiir dinlendi ve şiir gibi bir gün geçirdik Sivas’ta…

Sıcak yüzüyle Alim Yıldız karşıladı, her çizgisinde samimiyet akan bir yüzdü…

Elinde deste deste şiir kitabı, aklında şiir akşamları, sarhoş gibiydi sanki…

Şiir sarhoşundaydı sohbete koyulduğumuz herkes…

Ama beni en çok şaşırtan siyasetin soğuk ve sert sularında yüzen Belediye Başkanı Sami Aydın’ın bu sertliği yırtarcasına sergilediği samimi ve sıcak duruşuydu…

Şiir, siyasetide yumuşatıyordu yine, şairler ortama aşk ve sevgi enjekte ediyor, şiirler mısra mısra dökülüyordu dudaklarından…

***

Alim Yıldız bir yığın kitapla geldi, dergiler, yayınlar…

“Bunlar belediyemizin yayınları” diye coşkuyla anlatırken, bir belediye’nin kültür ve sanat’a bu denli samimi katkı koymasını alkışlamak bize düşüyordu…

Abdi konağında ağırlandık, sohbet meclisini orada kurduk…

Recep Garip, Atilla Maraş, Nurullah Genç, Müştehir Karakaya’da çocuksu bir sevinç vardı…

Şiirin ustalarını da saracan bu coşku, Erdem Beyazıt’ın anısına okunan fatihalarla olgunlaştı, şiir unutturmuyordu, şair unutmuyordu, vefalıydı satırlar…

Ama coşkusunu takdir etmekte heyecan duyduğum Sivaslılardı…

Biz 30 kişiylede çok şiir akşamları yapmıştık…

Ve şairler alışkındır buna… Öz sayarlar birde bunu, asıl sayarlar…Kalabalıktan korkarlar, ama en çok alkışı severler, çok alkış isterler…Öyle ya marifet iltifata tabidir…

Sivaslı, sanki bir coşku seli halindeydi…

Allahım, bu kadar insan gerçekten şiir dinlemeye mi gelmişti?

Salonda oturacak yer kalmamış, ara vermeden program devam ediyor, neredeyse 4 saat…

Ne salon boşaldı, ne alkış eksildi, ne heyecan daraldı…

Sivas halkı, şiiri ve şairi ne çok sevdiğini kanıtladı, şiiri kucakladı…

Ve Sivas, Selçuklu’nun duasıyla, şairin şiiriyle anıldı bir kez daha…

Yüreğimizi aşkın sıcaklığında teslim ettik Sivas’a, Sivas belediyesine, Alim Yıldız’a, İbrahim Yasak’a, adını sayamadığımız güzel dostlara ve Anadolu’nun her yanından gelen şairlere veda ederek tekrar düştük Ankara yollarına…

Şiirin tadı damagımızda kaldı…

Sivas köftesini yemek nasip olmasada, Sivas sohbetini tadmak nasip oldu…

Yeni Akşamlarda buluşmak ümidiyle yaşıyoruz…

Fatih BAYHAN
Şiir Akşamları Sivas’ta Başka Güzeldir!’ 
       
      
Hani şairlik vardır hepimizde, kalem ve kağıda yaslayıp sırtımızı, akıtırız en ağır sızımızı, en doru sevdamızı kağıtlara. Sonra beste olur, “Sivas’ın yollarına, çıkayım dağlarına…” diye, türkü olur, “Kara tren gecikir, belki hiç gelmez” söylenir dudaklarda.

Şiir, bir iklim gibi sarar Anadolu’yu, kış olur, yaz olur, ilkbahar’ında, sonbaharında satır satır okunur. Tarla’da Hasan ağa, mutfakta gelin hanım’ın dilinde coşku olur, ağıt olur, delikanlının aşkına ses olur, şöförün yoldaşı olur radyosunda, bazen gözyaşı, bazen mutluluk üfler kelimeler.

Ben şiirin okunmuş halini severim, okundukça yüreklere dokunmuş haline vurgunum.
Evet, şiirin alkışlarla bestelenmiş halinden mutluluk duyarım, işte bu vakit kurtulur Anadolu…Hani diyor ya Şair Talip Işık;

“rodrigo’yu anlamıyorum
motzart’ı bethoven’ı
urfa’yı biliyorum
buhara’yı
….
yanık türkülerle geçerdik diyar-ı bekir’den
harran bamtelimizdi Dicle ve Fırat…” tıpkı böyle işte, bamtelimizdir şiir…
Ve şiir Anadolu kokulu topraklarda güzeldir, Sivas’ta güzeldir…

***

Bu duygular eşliğinde davet edilmiştik Sivas’a…
Sivas belediyesi’nin bu yıl üçüncüsünü düzenleyeceği Şiir akşamları programına… Sırf şiir dinlemeye, şairlerle aynı havayı teneffüs etmeye gittim desem yeridir. Sevgili dostum Talip Işık’ın o çok beğendiğim şiirlerini sahnede dinlemek istedim, dağlarına çıkamasakta, Sivas’ın yollarına düşüren buydu bizi…

Sivas, güzel duygularla geldi, Anadolu’nun bozkırı’ndan geçip, yeşilin ve doğanın güzelliklerine sarılmak bu olsa gerek.

Şiir çağırdı, şair çağırdı, şiir okundu, şiir dinlendi ve şiir gibi bir gün geçirdik Sivas’ta…

Sıcak yüzüyle Alim Yıldız karşıladı, her çizgisinde samimiyet akan bir yüzdü…

Elinde deste deste şiir kitabı, aklında şiir akşamları, sarhoş gibiydi sanki…

Şiir sarhoşundaydı sohbete koyulduğumuz herkes…

Ama beni en çok şaşırtan siyasetin soğuk ve sert sularında yüzen Belediye Başkanı Sami Aydın’ın bu sertliği yırtarcasına sergilediği samimi ve sıcak duruşuydu…

Şiir, siyasetide yumuşatıyordu yine, şairler ortama aşk ve sevgi enjekte ediyor, şiirler mısra mısra dökülüyordu dudaklarından…

***

Alim Yıldız bir yığın kitapla geldi, dergiler, yayınlar…

“Bunlar belediyemizin yayınları” diye coşkuyla anlatırken, bir belediye’nin kültür ve sanat’a bu denli samimi katkı koymasını alkışlamak bize düşüyordu…

Abdi konağında ağırlandık, sohbet meclisini orada kurduk…

Recep Garip, Atilla Maraş, Nurullah Genç, Müştehir Karakaya’da çocuksu bir sevinç vardı…

Şiirin ustalarını da saracan bu coşku, Erdem Beyazıt’ın anısına okunan fatihalarla olgunlaştı, şiir unutturmuyordu, şair unutmuyordu, vefalıydı satırlar…

Ama coşkusunu takdir etmekte heyecan duyduğum Sivaslılardı…

Biz 30 kişiylede çok şiir akşamları yapmıştık…

Ve şairler alışkındır buna… Öz sayarlar birde bunu, asıl sayarlar…Kalabalıktan korkarlar, ama en çok alkışı severler, çok alkış isterler…Öyle ya marifet iltifata tabidir…

Sivaslı, sanki bir coşku seli halindeydi…

Allahım, bu kadar insan gerçekten şiir dinlemeye mi gelmişti?

Salonda oturacak yer kalmamış, ara vermeden program devam ediyor, neredeyse 4 saat…

Ne salon boşaldı, ne alkış eksildi, ne heyecan daraldı…

Sivas halkı, şiiri ve şairi ne çok sevdiğini kanıtladı, şiiri kucakladı…

Ve Sivas, Selçuklu’nun duasıyla, şairin şiiriyle anıldı bir kez daha…

Yüreğimizi aşkın sıcaklığında teslim ettik Sivas’a, Sivas belediyesine, Alim Yıldız’a, İbrahim Yasak’a, adını sayamadığımız güzel dostlara ve Anadolu’nun her yanından gelen şairlere veda ederek tekrar düştük Ankara yollarına…

Şiirin tadı damagımızda kaldı…

Sivas köftesini yemek nasip olmasada, Sivas sohbetini tadmak nasip oldu…

Yeni Akşamlarda buluşmak ümidiyle yaşıyoruz…

Fatih BAYHAN
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol